Balenciaga ne anlama geliyor?

“Yıpranmış görünen bir ayakkabı 3.000 zł edebilir mi?” Bu soruyu ilk kez 2022 yılında kendime sordum. Balenciaga ne anlama geliyor?, hmm – benim için çok şey ifade ediyor!
O sırada Paris ‘teki Balenciaga defilesinde çamurun içinde duruyordum. Yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu, modeller tuhaf şekillerde ıslanmış toprakta yürüyordu ve ben kendi kendime “Ben burada ne yapıyorum?” diye düşünüyordum. Etrafımdaki insanlar telefonlarıyla fotoğraf çekiyordu, bazıları en az benim kadar şaşkın görünüyordu. Ama bu durumun içinde büyüleyici bir şey vardı.
O an moda hakkındaki düşüncelerimi değiştirdi. Balenciaga sıradan bir marka değil. 2025 yılında hâlâ insanları ikiye bölen bir fenomen – sevenler ve hiç anlamayanlar. Arada kalan yok.
Balenciaga ne anlama geliyor? – haute couture’dan memlere
Lüks dünyası değişiyor. Eskiden şık ve öngörülebilir olan şeyler, şimdi kışkırtıcı ve tuhaf hale geliyor. Balenciaga bu devrimin öncüsü. Onların ayakkabıları ikinci elden alınmış, yıpranmış spor ayakkabılara benziyor, çantaları çöp torbasını andırıyor, elbiseleri ise… bazen elbise demek bile zor.

foto: balenciaga.com
İşte tam da bu yüzden onlardan bahsediyoruz. Tam da bu yüzden onları mizah konusu yapıyoruz. Tam da bu yüzden satın alıyoruz.
Bu yazıda, markanın klasik zarafetten internet şakalarına ve tekrar popülerliğin zirvesine uzanan yolculuğunu göstereceğim. Dört ana başlığı ele alacağım:
- Balenciaga’nın tarzı on yıllar boyunca nasıl evrildi
- Neden onların “çirkin” tasarımları statü sembolüne dönüştü
- Marka, mizah kültürünü imajını oluşturmak için nasıl kullandı
- Tartışmalar gerçekten lüks markalara zarar verir mi
Sana her şeyin harika olduğuna dair masallar anlatmayacağım. Dürüst olacağım – Balenciaga ’nın bazı parçaları gerçekten tuhaf görünüyor. Ama belki de deha tam da burada yatıyor.
Bunu anlamak için geçmişe dönüp, bu İspanyol markasının nasıl dünyanın en etkili moda evlerinden biri haline geldiğine bakmamız gerekiyor.

foto: fashionnetwork.com
Yüz yıl süren terzilik devrimi – Balenciaga’nın stil evrimi
Balenciaga aslında bir markanın onlarca yıl boyunca nasıl ayakta kalıp hâlâ şaşırtabileceğinin bir örneği. Ben her zaman bu evrimi merak etmişimdir – zarif couture’dan sokak modasının çılgınlıklarına uzanan yolculuğu.
Cristóbal Balenciaga dönemi ( 1937-1968) her şeyin temelini stanowi. Bask kökenli usta, o dönemde hâlâ taze gelen bir moda dili yarattı. 50’li yıllardaki balloon dress gerçek bir devrimdi – kadınlar sonunda rahatça nefes alabiliyor, silüet ise bambaşka bir boyut kazanıyordu. Bu elbisenin fotoğrafını arşivde ilk kez gördüğümde, 90’lardan sandım – zamanı o kadar aşmıştı.
Barrel line tasarımıyla 1950 yılında bir başka devrim yarattı. Cristóbal, vücuda oturan formları tamamen bırakıp geometrik çizgilere yöneldi. Bu, modanın geleceğine bakmak gibiydi.
“Gerçek zarafet, doğru şeylerle fark edilmek demektir” – moda evinin arşivinden bu not, o dönemin felsefesini mükemmel şekilde yansıtıyor.
Kurucusunun ölümünden sonra zor yıllar başladı. Ev neredeyse yok oluyordu, ta ki 1997 yılında Nicolas Ghesquière gelene kadar. Onun yeniden doğuşu 2012 yılına kadar sürdü ve büyüleyiciydi – genç tasarımcı Cristóbal’ı kopyalamaya çalışmadı, onun arşivleriyle diyalog kurdu. Geçmişe futuristik göndermeleri harikaydı. Ghesquière, 60’ların formlarını alıp onları uzaya taşıdı.
Ama asıl devrim 2015 yılında Demna Gvasalia ile başladı. İşte o zaman işler gerçekten çılgınlaştı. Haute couture evinde streetwear mı? Kutsal olan her şeyin dekonstrüksiyonu mu? İnsanlar dünyanın sonu geldi diye bağırıyordu. İlk yıl ben de benzer şekilde düşünmüştüm.
Ama sonra 2017 geldi ve Triple S’in lansmanı oldu. O chunky sneaker’lar, Demna’nın vizyonunu anladığım andı. O, Balenciaga’yı yok etmiyor – onu yeni nesil için yeniden yazıyor.
Şimdi, 2024-2025 ’te, başka bir evrimi görüyorum. Ekolojik defileler, Adidas ile iş birliği – tüm bunlar markanın hâlâ şaşırtabildiğini gösteriyor. Demna, provokasyon ile ticari başarı arasında denge kurmayı öğrendi.
| Yıl | Yönetici | Ana siluet |
|---|---|---|
| 1950 | Cristóbal Balenciaga | Barrel line – geometrik devrim |
| 1955 | Cristóbal Balenciaga | Balon elbisesi – yeni kadınlık |
| 2001 | Nicolas Ghesquière | Arşivlerin fütüristik yorumları |
| 2017 | Demna Gvasalia | Triple S – sokak stili lüksle buluşuyor |
| 2024 | Demna Gvasalia | Sürdürülebilir moda devrimi |
Bu kronoloji, tek bir markanın ne kadar farklı şekillerde yorumlanabileceğini gösteriyor. Her kreatif direktör kendi dilini getirdi, ama bir şekilde her şey bir arada kalmayı başardı.
İşte bu değişkenlik içindeki süreklilik, Balenciaga ‘yı güncel tutuyor. Şimdi, tüm bu yıllar boyunca bu büyüyü yaratan tasarımın hangi somut unsurlar olduğuna bakalım.

foto: balenciaga.com
Oversize, dekonstrüksiyon, logo: koleksiyonun ayırt edici özellikleri
Balenciaga defilesinin kulislerinde kendine has bir kaos hakim. Oversize ceketler giymiş modeller, sanki onları abilerinden ödünç almış gibi görünüyor ama tam da amaç bu.
Oversize tesadüf değil, tam anlamıyla hesaplanmış bir tercih. Omuzlar standarttan %20-30 daha geniş, kollar doğal olarak bileğin altına kadar iniyor. Tüm görünüm, kıyafetin adeta kendi başına yaşıyormuş hissi veriyor. Bu sıradan bir büyütme değil – her detayın oranı baştan sona yeniden düşünülmüş.
| Öğe | Parametre |
|---|---|
| Omuz genişliği | +20-30% standartın üzerinde |
| Kol uzunluğu | Bileğin altında |
| Silüet | Bilerekten “büyük” |
Dekonstrüksiyon daha da ileri gidiyor. Dikişler asimetrik, kenarlar bitmemiş bırakılmış, katmanlar kaotik bir şekilde üst üste geliyor. Demna Gvasalia şöyle diyor: ” Her şeyin kusursuz olmasını istemiyorum – kusursuzluk sıkıcıdır “. Gerçekten de, bu kusurluluk yeni bir mükemmellik haline geliyor.
Triple S spor ayakkabılarını ilk kez canlı gördüğüm anı hatırlıyorum. 5-7 cm yüksekliğindeki o taban gerçekten etkileyici. Ayakkabılar neredeyse bir kilo ağırlığında ama paradoksal olarak tüm stile hafiflik katıyor. Hourglass çanta ise minimalizm alanında bir başyapıt – kabartmalı logo, sade çizgiler, kendi başına bir iddia olan bir form.
Orijinali nasıl anlarsınız:
- Balenciaga logosu her zaman mükemmel şekilde ortalanmıştır
- Malzemeler kendine özgü bir dokuya sahip
- Kaplamalar, “kusurlu” olmalarına rağmen son derece özenle yapılmıştır
Malzemeler bu hikayenin ayrı bir bölümünü oluşturuyor. 2024 yılında marka, neopren, geri dönüştürülmüş deri ve geri kazanılmış tekstil ürünlerine odaklanıyor. Bu sadece bir pazarlama hamlesi değil – işçilik kalitesi gerçekten etkileyici. Balenciaga’nın kullandığı neopren, mayo kumaşlarından bildiğimizden farklı bir yapıya sahip. Daha kalın, daha yapısal.

fot. balenciaga.com
Geri dönüştürülmüş deri belki kulağa daha az lüks gelebilir, ancak gerçekte hem görünüşü hem de dokusu en üst düzeyde bir malzemeyi andırıyor. Bazen düşünüyorum, belki de geleneksel deriden bile daha iyi – daha karakterli, daha belirgin bir dokusu var.
Tüm bu unsurlar – oversize kesimler, dekonstrüksiyon, ikonik aksesuarlar ve yenilikçi malzemeler – markanın bütüncül bir görsel dili oluşturmasını sağlıyor. Bu dil, podyumlardan sokaklara, sosyal medyaya ve pop kültüre taşınıyor.
Moda pop kültürle buluştuğunda – Balenciaga’nın kitlesel hayal gücüne etkisi
2021 Met Gala’sında Kim Kardashian’ın tamamen siyah Balenciaga kıyafetiyle ortaya çıktığı anı hatırlıyorum – yüzü bile kapalıydı. O anda bunun artık abartı olduğunu düşündüm. Ama tam da mesele buydu.
Bu, pop kültürünün canlı bir örneğiydi. Kim bu stiliyle birkaç saat içinde mem oldu. Peki ya Balenciaga? Tüm reklam kampanyalarından daha fazla ilgi topladı.
Kanye West de bu çılgınlığın bir parçası. 2015’ten beri neredeyse sürekli Balenciaga ayakkabılarıyla dolaşıyor. O kalın tabanlı Triple S sneaker’ları var ya? Bir anda herkes onları istemeye başladı. Rihanna ise 2017’de Fenty defilesinde o dev diz üstü çizmeleri giydi – ve bir hafta içinde stoklar tükendi.
Ama Balenciaga’nın asıl pazarlama dehası, şaka gibi görünen kampanyalarında yatıyor. 2000 dolarlık, IKEA’nın 99 centlik çantasına benzeyen o çanta? Tasarım ekibinde biri hata yaptı sandım. Meğer şimdiye kadarki en iyi reklam kampanyasıymış.
DHL’den ilham alan koleksiyon da aynı şekilde. 1200 dolarlık, kuryelerin üniformasına benzeyen tişörtler. Saçma mı geliyor? İşte bu yüzden herkes bundan bahsetti.
TikTok’ta trend: #BalenciagaChallenge – 1,4 milyar görüntüleme
- IKEA çantalarını Balenciaga ile karşılaştıran insanlar
- Çamurda moda şovu parodileri
- “Normal vs designer” stilleri
Ve 2022’deki o defileyi hatırlıyor musun, modeller çamurun içinde yürüyordu? Bir an performans sanatı izliyorum, moda şovu değil, pomyślałam. Ama tam da o noktadaydı — herkes o defileyi yazdı, paylaştı, yorumladı. Sosyal medya çıldırdı.
Müzikte de aynı şeyler dönüyor. Travis Scott, “SICKO MODE” klibinde Balenciaga giyiyordu. Justin Bieber konserlerde neredeyse hiç onların kıyafetlerini çıkarmıyor. “House of Gucci” filminde de o ikonik ayakkabılar gözüküyor.
Video oyunları? Fortnite, Balenciaga’dan ilham alan bir skin koleksiyonu çıkardı. Genç oyuncular bir anda high fashion’ın ne olduğunu öğrendi. Artık bu sadece zenginlere özel bir moda değildi — internet kültürünün bir parçası oldu.
Bazen düşünüyorum ki, Balenciaga aslında kıyafet tasarlamıyor. Onlar viral olacak anlar tasarlıyor. Her tasarım potansiyel bir meme, her defile binlerce paylaşım için içerik.
Vogue’un 2022’de yazdığı gibi: “Balenciaga trendleri takip etmiyor — onları gerçek zamanlı yaratıyor, sosyal medyadaki tepkileri izleyerek.”
Bu artık sıradan bir moda markası değil. Pop kültür anlarının fabrikası. Ve tam da bu yüzden, tüm tartışmalara rağmen, insanlar hâlâ onlardan bahsediyor.

fotoğraf: balenciaga.com
Provokasyonun sınırları – tartışmalar ve itibar yönetimi
O anı tam olarak hatırlıyorum, bu fotoğrafları gördüğümde. Balenciaga’nın Kasım 2022’deki Gift Shop kampanyası, çocuklarla yapılan bir yılbaşı çekimi olacaktı. Sorun şu ki, çocuklar BDSM kelepçelerini andıran ipli çantalar tutuyordu. Arka planda ise mahkeme belgeleri vardı — bunlar arasında United States v. Williams davasına ait, çocuk pornografisiyle ilgili dosya parçaları da bulunuyordu.
Bu çekimden sorumlu olanların ne düşündüğünü bilmiyorum. Belki bir provokasyondu, belki de iletişimde bir hata. Ama sonuçları anında ortaya çıktı.
İlk tepkiler 20.11.2022’de geldi, Instagram kullanıcıları tuhaf detaylara dikkat çekmeye başladı.
@concerned_parent_2022: "Bu normal mi?
Neden bu çocuklar böyle şeyler tutuyor?
#NelerOluyor"
22.11.2022 tarihinde #CancelBalenciaga etiketi zaten trend olmuştu. Influencerlar, markanın ürünleriyle olan fotoğraflarını topluca siliyordu. Balenciaga’nın yüzü olan Kim Kardashian ise birkaç gün boyunca sessiz kaldı — bu da ortamı daha da kızıştırdı.
Marka krizi yatıştırmaya çalıştı. İlk gün kampanyaya ait tüm gönderileri kaldırdı. Ardından önce genel, sonra daha ayrıntılı özürler geldi. Ama bu yeterli olmadı.
25.11.2022’de Balenciaga, prodüksiyondan sorumlu North Six ajansına karşı 25 milyon dolarlık dava açtı. Sorumluluğun kendilerinde olmadığını, aksesuar seçimlerine kendilerinin karar vermediğini iddia ettiler. North Six ise karşı dava açarak, markanın tüm suçu üzerlerine yıkmaya çalıştığını öne sürdü.
Rakamlar her şeyi anlatıyor. Lyst raporuna göre markanın popülerlik sıralaması bir ay içinde %20-30 oranında düştü. Bella Hadid gibi bazı ünlüler, Balenciaga’yı kamuoyunda giymeyi bıraktı. 2022 Aralık ayındaki satışlar ise son yılların en kötüsüydü.
Aslında marka, gerçek anlamda iyileştirici adımları ancak 2023 yılında atmaya başladı. Sosyal denetim programı başlattılar — artık her kampanya birkaç aşamalı kontrolden geçiyor. Çocuk koruma uzmanlarını danışman olarak işe aldılar. En gençlerin güvenliğine odaklanan ESG girişimlerini hayata geçirdiler.
Ama bu yeterli mi? Bana göre bu hikaye, provokasyon ile imaj felaketi arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu gösteriyor. Sosyal medya çağında tek bir hata, onlarca yıllık itibar inşasını bir anda yok edebilir.
Tüm bunların ekonomik bir boyutu da var — çünkü sonuçta imaj krizi, bilanço rakamlarına da somut şekilde yansıyor.

fotoğraf: balenciaga.com
Sokak giyimi çağında lüks – konumlandırma ve finansal sonuçlar
Geçenlerde bir arkadaşımla Balenciaga’nın tüm o son olaylardan sonra finansal olarak nasıl ayakta kaldığını konuştuk. Rakamlar oldukça şaşırtıcı — 2023 yılında gelirlerinin 1 ila 2 milyar euro arasında olduğu tahmin ediliyor. İmaj açısından ciddi sorunlar yaşamış bir marka için bu hiç de az sayılmaz.
Beni en çok şaşırtan şey ise, gelirlerinin %60’ının aksesuarlardan gelmesi. Çantalar, ayakkabılar, aksesuarlar — bunların hepsi kıyafetlerden daha iyi satıyor. Belki de birkaç bin euroya bir çanta almak, tüm gardırobu yenilemekten daha kolay olduğu içindir?
Balenciaga Gelirleri (milyar EUR)
2021: ████████████████ 1,8
2022: ████████████ 1,2
2023: ██████████████ 1,4
2024: ███████████████ 1,6
Pazarlara gelince, Asya hâlâ bu işi sürüklüyor. ABD de şikâyetçi değil, gerçi orada daha fazla eleştiri vardı. Son zamanlarda Lyst Index’e baktım ve Balenciaga hâlâ en çok arzu edilen ilk 10 marka arasında. İnsanlar internette şikâyet ediyor ama cüzdanlar başka şey söylüyor.
Kering Grubu muhtemelen bir süre rahat uyuyamadı. Gucci veya YSL ile karşılaştırıldığında, Balenciaga her zaman daha niş bir markaydı ama kâr marjları daha yüksekti. Şimdi ise pozisyonunu yeniden inşa etmek zorunda, diğer portföy markaları istikrarlı bir şekilde büyürken.
| Marka | Ortalama spor ayakkabı fiyatı | Aksesuarlar % gelir |
|---|---|---|
| Balenciaga | €890 | %60 |
| Off-White | €650 | %45 |
| Dior | €1,200 | %55 |
İlginç olan şu ki, street-luxury segmentinde Balenciaga hâlâ en yüksek fiyatlara sahip markalardan biri. Neredeyse 900 euroya spor ayakkabı şaka değil. Off-White daha ucuz, ama Dior daha da pahalı. Bu, markanın kendini nasıl konumlandırdığını gösteriyor – herkesin ulaşabileceği bir yerde olmak istemiyor.
Tüm bunlara rağmen talep devam ediyor. Belki de streetwear artık lüks dünyasında o kadar köklendi ki, oradan çıkarmak imkânsız. Ya da belki tüketiciler gerçekten çabuk unutuyor, bilmiyorum.
Gelecek gösterecek, bu fiyatlandırma stratejisi uzun vadede işe yarayacak mı.
Sırada ne var? Balenciaga 2025+ için sürdürülebilir lüks ve dijital moda
Bence 2027 yılına kadar Balenciaga, şu anki halinden tamamen farklı görünecek. Sadece görsel olarak değil, bütünsel anlamda – gerçekten kendini toparlamış bir marka olarak.
2027 Tahmini
• Tutarlı bir yeniden yapılanma stratejisiyle Lyst Index’te ilk 10’a dönüş
• Koleksiyonların %80’i sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerden
• Afrika ve Asya’da 5 yeni ülkede varlık
Bu yıl başlayacak geri dönüşüm programı bana göre en umut verici adım. 2024 koleksiyonunun %60’ı geri dönüştürülmüş tekstillerden oluşacak – iddialı bir hedef, ama yeterli mi? Diğer lüks markaları izliyorum ve müşterilerin giderek daha sık malzeme kökenini sorguladığını görüyorum. Bu artık sadece bir trend değil, zorunluluk.
2025’te NFT ve sanal defileleri görmek ilginç olacak. Metaverse ile yapılan ilk denemeleri hâlâ hatırlıyorum – çoğu sadece bayağıydı. Ama Balenciaga bunu abartısız ve mantıklı şekilde yapma şansına sahip.
“Balenciaga’nın 2027 sonuna kadar ilk 10’a geri döneceğini öngörüyoruz, özellikle sürdürülebilirlikteki inovasyonlar ve dijital genişleme sayesinde” – diyor F5 Fashion Futures’tan bir analist. İyimser bir tablo çiziyor.
Coğrafi genişleme bu stratejinin ikinci ayağı. Hindistan ve Afrika, premium lükse yeni açılan pazarlar. Ama burada dikkatli olmak gerek – Avrupa ya da ABD’de işe yarayanı kopyalamak yeterli değil. Tüketici kültürü ve beklentiler farklı.
Bu stratejide biraz riskli bir yan görüyorum. Yakın zamanda imaj krizi yaşayan bir marka, bu kadar hızlı değişime hazır mı? Öte yandan, belki de tam da bu radikal dönüşüm onun şansı – temkinli adımlar yerine köklü bir değişim.
Dijital moda belirleyici olacak. Sadece online satıştan bahsetmiyorum; sanal deneme kabinlerinden yapay zekâ destekli kişiselleştirmeye kadar tüm ekosistemden söz ediyorum. Balenciaga’nın gerçekten öne çıkabileceği bir alan.
Bu gelecek vizyonu, markanın sorunlarından kaçmak yerine onları bir dönüm noktası olarak kullandığını gösteriyor.

fot. balenciaga.com
Geleceği giymeye cesaret et – benim çıkarımlarım ve sonraki adımlarım
İlk kez o büyük çantaları vitrinde gördüğüm anı hatırlıyorum. O anda düşündüm – bu hâlâ moda mı, yoksa artık bir manifesto mu? Şimdi biliyorum ki, tam da bununla ilgiliydi.
Balenciaga ile yaşadıklarımın ardından üç önemli ders çıkardım:
- Madde içermeyen provokasyon boştur – ancak derin bir mesaj taşıyan provokasyon, tüm sektör hakkındaki düşünce biçimini değiştirebilir.
- Lüks, her zaman estetik konfor anlamına gelmez – bazen asıl değeri, bizi düşünmeye sevk etmesindedir.
- Bir markanın özgünlüğünü, kendisi hakkında söylediklerinden değil, eleştirilere rağmen vizyonunu ne kadar tutarlı bir şekilde hayata geçirdiğinden anlarsın.

foto: balenciaga.com
Bu marka ile ilişkinizi sorguluyorsanız, temelden başlayın. Arşiv koleksiyonlarına göz atın – orada yalnızca trendleri değil, düşünce evrimini de göreceksiniz. Kendinize şu soruyu sorun: Belirli bir parça gerçekten size hitap ediyor mu, yoksa sadece logosu için mi alıyorsunuz? Ve unutmayın – bilinçli alışveriş sadece ekolojiyle ilgili değil, aynı zamanda seçtiğiniz markanın neyi temsil ettiğinin farkında olmakla da ilgilidir.

foto: balenciaga.com
Demna bir keresinde aklımda kalan bir şey söylemişti: “Moda bir aynadır, süs değil”. Sanırım bu cümle her şeyi açıklıyor – neden tasarımları bazen rahatsız ediyor, neden tartışma yaratıyor, neden herkes tarafından anlaşılmıyor.
Aslında ben de her zaman anlamıyorum. Belki de mesele tam olarak bu? Modanın sadece güzel ve güvenli olmaktan çıkması için mi?
Aynada yalnızca kendi yansımandan fazlasını görmeye hazır mısın?
MUNA SI
fashion editörü
Luxury Blog








Yorum Yap